Bu ilaçlardan birinin diğeri üzerine avantajlarını öngören spesifik mutasyonlar vardır. Bununla birlikte, “T315I” olarak adlandırılan mutasyonun BCR-ABL enziminde neden olduğu değişiklik nedeniyle onaylı TKİ’lerden hiçbiri—İmatinab mesilat, Dasatinib or Nilotinib—etki gösteremez.
İnterferon ve oral hidroksiüre İmatinab mesilat ortaya çıkmadan önce KML hastalarının tedavisinde kullanılmış olan ilaçlardır. Bu ilaçlar tüm onaylı TKİ’lere tolerans göstermeyen veya direnç gösteren hastaların tedavisi için seçenek oluşturmaya devam etmektedir. TKİ’lerin oluşturduğu şiddetli yan etkilerin sıklığı, özellikle yaşlı hastalara uygulanan optimal doz interferondan daha düşüktür. İnterferon genellikle tolere edilemez ve grip benzeri yan etkileri indükler: ateş, kas ağrıları ve halsizlik. Bazı hastalarda, örneğin uzun süreli yorgunluk ve kilo kaybı olanlarda dozun azaltılması gerekebilir. Saç dökülmesi, diyare, depresyon, ağız içi dokusunda ülserasyon, kardiyak etkiler zaman zaman ortaya çıkan diğer yan etkilerdir. İnterferonun TKİ’lerle kombinasyonu üzerinde çalışmalar sürdürülmektedir ve bu kombinasyon bazı faydalar sağlayabilir; geleneksel tarzda kullanıldığında (tek başına veya ara-C olarak da adlandırılan sitarabin İmatinab mesilat’ten oldukça geride olduğu ve daha zor tolere edildiği ispatlanmıştır ve artık kronik faz KML’nin esas tedavi ajanı değildir.
T315I mutasyonunun üstesinden gelmek için anlamlı sayıda araştırma çalışması sürdürülmektedir (bakınız Klinik Çalışmalar).
Akselere Faz ve Blast Krizi Fazı.
Akselere veya blast krizi fazındaki KML tedavisinin amacı kronik fazdaki gibi Bcr-Abl geni taşıyan tüm hücreleri ortadan kaldırmak ve remisyonu sağlamaktır. Bu mümkün değilse, amaç hastalığı kronik faza çevirmektir. İmatinab mesilat akselere faz KML tanısı konan hastalarda başlangıç tedavisi olarak kullanılmaktadır. Dasatinib ve Nilotinib, İmatinab mesilat tedavisi sırasında akselere veya blast krizi fazına ilerleyen İmatinab mesilat’e dirençli KML hastaları için tedavi seçeneğidir. İmatinab mesilat ortaya çıkmadan önce, Dasatinib ve Nilotinib, allojenik kök hücre transplantasyonu uygun yaşta, genel olarak sağlık durumu iyi ve uygun donörü olan hastaların başarıyla tedavi edilmesindeki temel araçlardı.
Kök hücre transplantasyonu halen ilk kez ilerlemiş KML fazı tanısı alan veya doğru bu fazlara giden bazı hastalar için bir tedavi seçeneğidir (bakınız Kök Hücre Transplantasyonu). Bu durumda hastalara doktorları tarafından, İmatinab mesilat tedavisinden ve özellikle Dasatinib veya Nilotinib ile gerçekleştirilen “kurtarma tedavisi”nden sonra remisyonda iken uygulanacak olan allojenik kök hücre transplantının faydaları ve riskleri konusunda danışmanlık hizmeti verilmelidir. (“Kurtarma tedavisi” diğer primer tedavi(ler)e cevap vermeyen kanser hastasının tedavisi için kullanılan terimdir).
Lökoferez
Bazı hastalarda tanı anında beyaz küre sayısında aşırı artış olabilir. Bu durum beyin, akciğerler, göz ve diğer bölgelere kan akışını bozar ve küçük kan damarlarında da hasara neden olur. Hastalar başlangıçta diyaliz makinesine benzeyen bir makineyle beyaz kürelerin alınması yoluyla tedavi edilebilirler. Bu işlem “lökoferez” olarak adlandırılır. Beyaz küre sayısını düşürmek için hidroksiüre de sıklıkla kullanılır. Beyaz küre sayısı düştükten sonra İmatinab mesilat tedavisi veya diğer tedaviler başlayabilir. Gebeliğin ilk ayları içinde KML tanısı konduğunda, kemoterapi fetal gelişim için zararlı olduğunda lökoferez kullanılabilir.
Tedavinin Kesilmesi
KML günümüzde mevcut olan ilaç tedavileriyle iyileşmez. PCR testi birçok hastada rezidüel KML hücrelerinin olduğunu göstermektedir. PCR kan ve kemik iliğindeki tüm hücreleri örnekleme yeteneğine sahip değildir. PCR’da herhangi bir Bcr-Abl geni bulgusu saptanamadığında bile hastalığı kontrol etmek için KML ilaç tedavisi gereklidir. Tedavinin kesilmesine dair tıbbi literatürdeki sınırlı sayıda rapor relapsın yaygın olduğunu veya beklenebileceğini göstermiştir. Tedavi sona erdirilmeden önce derin remisyonda olan hastaların tedavi sonlandırıldıktan sonra stabil remisyonda kalıp kalamadıklarını inceleyen dikkatli klinik çalışmalar yapılmaya başlanmıştır (bakınız Tedavi Cevabının Ölçümü). Tedaviye süresiz olarak devam etmek için güncel tavsiyelerde herhangi bir değişiklik yapılmadan önce bu alanda birçok araştırma yapılmalıdır. İmatinab mesilat’e cevap veren bireylerde cevabın ortadan kalkması veya hastalığın daha ileri bir evreye gitmesi riski tedavinin erken döneminde mümkündür. Tedavinin ilk dört yılından sonra sabit bir oranda cevap ortadan kalkar veya hastalıkta ilerleme görülür. Bu erken periyoddan sonra risk çok düşük seviyelere iner. TKİ alan hastaların çok uzun süre remisyonda kalabileceğine dair kanıtlar mevcuttur.